Farklı Ağaç Türlerinin CCA ve CCB ile Emprenye Edilebilirliği[1]
Prof. Dr. İlker Usta
H.Ü. Ağaçişleri Endüstri Mühendisliği
Özet
Yerli iğne yapraklı ağaç türlerinden Uludağ göknarı (Abies bornmulleriana Mattf.) ve Doğu Ladini (Picea orientalis L.), suda çözünen emprenye maddeleri grubundan Tanalith-C (CCA: bakır-krom-arsenik) ve Wolmanit-CB (CCB: bakır-krom-bor) ile vakum/basınç uygulanarak dolu hücre yöntemine göre emprenye edilmiştir. Bulguların değerlendirilmesi, koruyucu emprenye sıvısının ağaç malzeme hücre boşlukları tarafından içerilme miktarı açısından incelenmiş ve rutubet miktarı, emprenye sıvısı, ağaç türü, akış yönü bağlamında karşılaştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre; en iyi sıvı absorpsiyon miktarının ağaç malzeme kuru iken CCB ile işleme tabi tutulduğunda gerçekleştiği görülmüştür. Ayrıca, tüm koşullarda Uludağ göknarının koruyucu sıvı içerilme miktarı açısından her zaman daha yüksek değerlere ulaştığı tespit edilmiştir. Sıvı akışının anatomik yönlere göre bir kıyaslaması yapıldığında genel olarak, kombine > boyuna > teğet > radyal şeklinde bir sıralamanın olduğu ve bunun her koşulda bu şekilde sıralandığı belirlenmiştir.
1. Giriş
İnsanlık tarihinin başlangıcından beri değişik amaçlar doğrultusunda kullanılagelen ağaç malzemenin doğal dayanıklılık süresi; mantar ve böcek gibi biotik, rutubet ve korozyon gibi abiotik çevresel zararlıların olumsuz etkileri nedeniyle fazla uzun olamamaktadır. Bu nedenle, her türlü zararlılara karşı ağaç malzemenin en uygun emprenye (koruma) yönteminin kullanılarak dayanıklılık süresinin arttırılması gerekmektedir. Bu bağlamda, uygulanan emprenye yöntemlerinden beklenildiği gibi yeterli düzeyde etkili sonuçlar alabilmek için, genelde karmaşık bir yapıya sahip olan sıvı emprenye maddelerinin (ağaç malzeme içerisindeki akışını oluşturan) hidro-dinamik etmenlerin etkisine ait bütün özelliklerinin çok iyi bilinmesi gerekir (Flynn 1995). Bununla birlikte, ağaç malzemenin yapısal özellikleri; boy artımı ve yaş çoğaltımı gelişim evreleri çerçevesinde boyuna, teğet ve radyal yönlerde farklı niceliktedir. Söz konusu her üç anatomik niceliğin kendine özgü işlevsel ve etkisel davranış niteliklerinin olması, koruyucu sıvıların ağaç malzeme içerisindeki akış şekillerini ve dolayısıyla koruyucu sıvının ağaç malzeme tarafından içerilmesi düzeyini doğrudan etkilemektedir (Comstock 1970). Eaton & Hale (1993)’e göre; bir emprenye işleminin başarısı, emprenye maddesinin ağaç malzeme içerisine olabildiğince derine girmesi ve dengeli bir dağılış göstermesine bağlı bulunduğu için, heterojen bir yapıya sahip olan ağaç malzemenin üç yön açısından emprenye olma özelliklerinin emprenye öncesi belirlenerek, koruma işleminin buna uygun düzenlenmesi gereklidir.
Bu çalışmada;
Ağaç malzemenin kullanım yerinde özelliklerini bozan veya onu tahrip eden her türlü zarar ve zararlılara karşı koyarak olabildiğince uzun bir süre kullanılabilmesi için yapılan emprenye uygulamalarından vakum/basınç prensibine göre gerçekleştirilen dolu-hücre yönteminin Tanalith-C (CCA: bakır-krom-arsenik) ve Wolmanit-CB (CCB: Bakır-Krom-Bor) kullanılarak karşılaştırmalı olarak örneklenmesi amaçlanmıştır.
Bunun için, Konukçu (1998)’e göre kapsadıkları yayılış alanı açısından Türkiye ormancılığında önemli yer tutan iğne yapraklılardan Uludağ göknarı (Abies bornmulleriana Mattf.) ve Doğu Ladini (Picea orientalis L.) türleri seçilmiştir. Bu iki yerli ağaç türünün doğal dayanıklılığı dayanıksız türler grubuna girdiği için (Ilhan, 1976’a göre dayanıklılık süresi: 5-10 yıl), kullanılmadan önce mutlaka emprenye edilerek yeterli bir düzeyde korunması gerekmektedir (Bozkurt vd. 1993). Oysa, bunların emprenye edilebilmeleri anatomik yapıları nedeniyle diğer türlere göre oldukça güçtür (İlhan 1976’a göre emprenye maddesinin nüfuz derinliği: 3-6 mm) ve bu da çoğu kez istenilen düzeyde yeterli bir koruma sağlanamamasına neden olmaktadır. Bu çalışma ile; emprenye maddesinin liflere paralel yönde ve liflere dik yöndeki sıvı akma performansı bu iki tür için belirlenmiştir.
2. Materyal ve Metod
Bu çalışmada kullanılan ağaç malzeme, her iki tür için daha önce gerçekleştirilen başka bir deneyden geriye kalan tomruklardan elde edilmiştir. Deney malzemesinin elde edilmesi amacıyla, 30 yaşındaki birer adet Uludağ göknarı ve Doğu ladini ağacı göğüs seviyesinden (toprak yüzeyinden yaklaşık 130 cm yükseklikten) kesilmiş ve yere bakan ucundan 120 cm’lik kısım alınmış ve bunun ortada kalan 90 cm’lik bölümü bu çalışmada kullanılmıştır. Deney malzemesinin hazırlanış biçimi Şekil 1’de gösterildiği gibi yapılmıştır.
Gövdeden alınan tomruk iki eşit uzunlukta kesilerek Disk 1 ve 2 olarak tekerlek haline getirildi ve sonra her iki tekerleğin enine kesiti üzerinde kuzey-güney ile doğu-batı düzlemleri doğrultusunda, bunların arasında kalan yüzeyler de verevine olacak şekilde 25 mm kalınlıkta tahta formatında cetvelle çizildi. Bunun ardından, her bir tahtanın kabuk kısmından yaklaşık 5 mm içerden tahta kenar çizgisine dik açıda bir sınır çizgisi çizildikten sonra, her bir tahtanın dış tarafta kalan ucunda 25 mm genişlikte parçalar oluşturuldu. Böylelikle her bir tekerlek üzerinde 25 x 25 mm kalınlık ve genişlik ölçüsünde yapılmış toplam 8 adet çubuk işaretlenmiş oldu. Bu çubuklar, ağacın yetişme yerindeki konumuna göre güneyden başlayarak A – H (Disk 1 için) ve a – h (Disk 2 için) ile kodlanarak tanımlandı ve kabaca kesildikten sonra enine kesiti 20 x 20 mm net ölçüye getirildi. Her bir çubuğun ucundan yaklaşık 5 cm kadar bir artık bırakıldıktan sonra birbirini takip ederek önce kısa (10 mm) ve sonra uzun (50 mm) olacak şekilde dörder adet deney parçası kesildi. Böylelikle her bir ağaç türü için bir tekerlekten 32’er adet (toplamda ise her bir tür için 64’er adet) kısa (10x20x20 mm) ve uzun (50x20x20 mm) deney parçası üretildi.
Elde edilen kısa parçalar ağaç malzemenin fiziksel özelliklerinin belirlenmesi amacıyla ayrılırken, uzun parçalar sıvı akış yönlerine göre ağaç türlerinin geçirgenlik düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılacak emprenye uygulaması için ayrıldı. Bu bağlamda, uzun parçalar çubuktan alındıkları yere göre Şekil 2’de gösterildiği gibi sıvı akış yönünün düzenlenmesi açısından sırasıyla boyuna, teğet ve radyal yönler ile kombine (tüm yönler açık) olacak şekilde kodlandı. Bunun ardından, her iki ağaç türünün uzun parçalarından ABCD ve abcd kodlular son rutubet miktarı % 15’e kadar, EFGH ve efgh kodlular ise % 50’ye kadar kurutulmak üzere tanımlandı. Bu çalışmada, emprenye sıvısının üç anatomik yöndeki akışının ayrı ayrı belirlenmesi amaçlandığı için uzun parçaların yüzeylerinin istenilen akış yönüne göre su geçirmez örtücü bir gereçle düzenlenmesi uygulaması Şekil 2’de gösterilmiştir (yüzey düzenleme işlemi, uzun parçalar fırında kurutulduktan ve iklimlendirme odasına alındıktan sonra gerçekleştirilmiştir). Gerekli tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra, tüm kısa ve uzun parçalar Usta & Hale (2004) tarafından geliştirilmiş şematik rehber uyarınca gerekli deneylere tabi tutuldular (Türkçe’ye çevrilmiş şematik rehber Şekil 3’de gösterilmiştir).
Şekil 2. Emprenye edilecek parçaların sıvı akış yönlerine göre düzenlenmesi (Usta 2001). Emprenye işlemine tabi tutularak geçirgenlik düzeyi belirlenecek deney malzemesinin üzerinde enine, teğet ve radyal olmak üzere üç adet yapısal kesit yüzeyi bulunmaktadır. Söz konusu yüzeylerin her birinin ikişer adet yüzeyi olduğu için, boyuna-radyal-teğet yönlerdeki ideal sıvı akışının sağlanabilmesi açısından gerekli yüzeylerden sadece birisi açık tutulmuştur. Kombine düzenlemede ise, tüm yüzeyler açık bırakılmıştır.
Uzun parçalar, Purslow (1974)’un getirisi doğrultusunda Pratt (1986)’ın geliştirtiği kurutma yönergesi dahilinde farklı rutubet miktarlarına kadar kurutulduktan sonra, ağırlıkları tartılarak, Banks (1970)’ın belirttiği gibi boy, teğet ve radyal yönlerdeki geçirgenlik değerini göstermek üzere yüzeyleri solvent içerikli özel bir boya ile örtüldü Boyama işleminden sonra tekrar tartılan Disk 1 ve Disk 2 parçaları birbirinden ayrıldı. Her iki grup da vakum/basınç değerleri düşürülmüş aynı yönerge çerçevesinde emprenye işlemine tabi tutulurken, Disk 1 parçaları CCA, Disk 2 parçaları CCB ile emprenye edildi: 30 dakika süreli ve –0.84 bar (640 mmHg) vakum değeri altında yapılan ön vakum işlemi, %3 konsantrasyonda sıvı yüklenimi, 5 dakika süreli 2 bar (29 psi) basınç değeri altında uygulanan basınç işlemi (son vakum işlemi yapılmadı).
Kısaltmalar ve tanımlamalar (alfabetik sıraya göre):
BRM (%), fırında kurutmadan önceki başlangıç rutubet miktarı; D0 (g cm-3), tam kuru özgül ağırlık; DRM (g cm-3), belirli rutubet miktarına bağlı özgül ağırlık (RM≤25%, eşit ve/veya küçük % 25 rutubet miktarı, RM>25%, rutubet miktarı % 25’den büyük); HBD (%), emprenye sıvısının ağaç malzeme hücre boşlukları tarafından içerilmesi yüzdesi; KA (g), ağaç malzemenin kurutulduktan sonraki tahmini kuru ağırlığı; LDN (%), lif doygunluğu noktasındaki rutubet miktarı; lod (mm), tam kuru haldeki parça uzunluğu; lx (mm), yaş haldeki parça uzunluğu (T, teğet; R, radyal; L, boyuna); md (g), emprenye öncesi parça ağırlığı; mk (g), fırında kurutma işlemi sırasındaki parçanın ağırlığı; mod (g), tam kuru haldeki parça ağırlığı; ms (g), sıvı akış yönü için yüzey kapatma işlemi yapılmış parçanın ağırlığı; mt (g), emprenye sonrası parça ağırlığı; mx (g), yaş haldeki parça ağırlığı; NKTM (kg m-3), emprenye sıvısının kuru bir toz olarak ağaç malzeme içerisine yüklendirilmiş net miktarı; P (%), ağaç malzeme içerisindeki hücre boşluğu oranı (porosite); Pv (cm3), ağaç malzeme içerisindeki toplam hücre boşluğu miktarı; RM (%), mevcut rutubet miktarı; S (%), emprenye sıvısının konsantrasyonu; SİD (g cm-3), parça hacmine göre belirlenmiş emprenye sıvısı içerilme düzeyi; SİM (g), emprenye sıvısının ağaç malzeme tarafından içerilme miktarı; SİO (g/g), emprenye sıvısının ağaç malzeme tarafından içerilme oranı; TO (g), emprenye sıvısının konsantrasyonuna bağlı kuru tuz oranı; Vd (cm3), fırında kurutulan parçanın hacmi; Vod (cm3), tam kuru haldeki parçanın hacmi.
3. Bulgular
Uygulanan herhangi bir emprenye (koruma) işlemiyle ağaç malzemeye yüklendirilmesi öngörülen koruyucu sıvının içerilme düzeyi, ağaç malzeme fiziği çerçevesinde değerlendirildiğinde; ağaç türü, özgül ağırlık, porosite, rutubet miktarı gibi unsurların etkisi ve/veya yönlendirmesi ile biçimlenir. Bu faktörlerin olası muhtemel etkileri, ağaç malzeme koruma uygulamalarında hedeflenen başarı potansiyeline niceliksel olarak yansır ve neden-sonuç ilişkisini belirginleştirir. Başka bir deyişle, ağaç malzeme fiziği kapsamında irdelenen bu özelliklerin koruma uygulamalarına doğrudan ve/veya dolaylı etkileri olduğu için, bunların birbirini ne şeklide yönlendirmekte olduğu tutarlı bir biçimde betimlenerek yorumlandığı zaman, sıvı absorpsiyonu miktarı anlamlı ve eşdeş uygulamalar açısından geçerli bir niteliğe dönüşebilir. Dolayısıyla, bu çalışmanın teması gereği farklı rutubet miktarlarında emprenye edilen Uludağ göknarı ve Doğu ladini türlerinin-sıvı absorpsiyonu üzerinde önemli etkileri bulunan-fiziksel özellikleri öncelikli olarak belirlendi.
Çizelge 1’de gösterilen bu özelliklere bakıldığında, her iki ağaç türü arasında fiziksel özelliklerin sayısal verileri bağlamında önemli düzeyde bir farklılığın bulunmadığı, bunların belirgin olarak birbirinden ayrılmadığı görülmektedir. Bu durum, emprenye deneyi sonuçlarının değerlendirilmesi açısından ele alındığında, farklı rutubet miktarında ve değişik koruyucu sıvılar ile işleme tabi tutulan ancak fiziksel özellikleri kısmen olsa da eşdeş bir yapı gösteren iki farklı ağaç türünün özümseyeceği sıvı düzeyi açısından olukça önemlidir.
Çizelge 1. Uludağ göknarı ve Doğu ladini türlerinin genel fiziksel özellikleri (değerler her bir tür için 64 adet parçanın ortalaması olarak verilmiştir)
Çizelge 1 değerlendirildiğinde;
Ağaç türlerinin lif doygunluğu noktasında ulaşabileceği rutubet miktarı (LDN) değeri ile azami rutubet miktarının hesaplanmasında kullanılan hacimsel genişleme yüzdesi, diğer bazı yumuşak türlerle kıyaslandığında hem Uludağ göknarı hem de Doğu ladini türünde yüksek çıkmıştır (Bozkurt & Göker 1987). Hacimsel genişlemenin fazla olması, LDN değerini arttırıcı bir rol oynadığı için her iki türün LDN değeri yüksek bir düzeyde gerçekleşmiş ve olası muhtemel sıvı absorpsiyonu bağlamında önemli bir etmen olarak öne çıkmıştır. Siau (1971)’e göre LDN değerinin yüksek olması, ağaç malzeme hücre boşluklarına koruyucu sıvı içerilmesi performansını arttırıcı bir etki yapacağından, her iki ağaç türü için tüm sıvı akış yönlerinde göreceli seviyede yüksek bir absorpsiyon beklentisi kaçınılmazdır. Bu hipotez, her ne kadar Çizelge 1’de gösterilen azami rutubet miktarı değerleri ile pekiştirilmiş olsa da, yapılan emprenye işlemi sonunda ağaç malzeme tarafından içerilen koruyucu sıvı miktarı bakımından farklı bir şekilde ortaya çıkabilir ve/veya beklentinin dışında/ötesinde başka bir sonuç oluşabilir.Do (g cm-3), tam kuru özgül ağırlık; T, teğet yön (yıllık halka çevrimi yönü); R, radyal yön (öz ışını doğrultusu); L, boyuna yön (liflere paralel yön); LDN (%), lif doygunluğu noktasındaki rutubet miktarı; RM (%), ağaç malzemenin ulaşabileceği azami rutubet miktarı.
Emprenye işlemi öncesinde belirlenen bu değerler, esasen tam kuru haldeki özgül ağırlık (Do) değeri çerçevesinde düşünülmelidir. Çünkü, Do değeri bilinen bir ağaç malzemenin belirli rutubet miktarındaki özgül ağırlığı -rutubet miktarının % 25’den büyük veya küçük olması durumuna göre- Do değerine bağlı bir nicelik olarak değişmektedir (Tsoumis 1991). Bu çalışma, %15 ve %50 rutubet miktarında bulunan iki farklı ağaç türünün suda çözünen değişik sıvılarla emprenye edilmesi şeklinde düzenlendiği için, deney malzemelerinin farklı rutubet miktarında sahip olacağı özgül ağırlık değerlerinin Çizelge 1’de gösterilen Do ile ilişkilendirilerek rutubetli haldeki porosite (hücre boşluğu) oranlarının belirlenmesi gereklidir. Deneklerin sıvı absorpsiyon performanslarının değerlendirilebilmesi için gerekli olan belirli rutubet miktarındaki özgül ağırlık değerleri ve porosite oranları Çizelge 2’de verilmiştir. Buna göre, rutubet miktarının artmasına bağlı olarak ağaç malzeme özgül ağırlığının belirgin bir şekilde arttığı ve buna karşın rutubetli haldeki özgül ağırlık değerindeki mevcut porosite yüzdesinin ise azaldığı görülmektedir. Usta & Hale (2004)’e göre, rutubet miktarının artmasıyla porosite yüzdesinin azalması, olası muhtemel sıvı absorpsiyon performansını düşürücü bir etki göstereceği için oldukça önemlidir.
Çizelge 2. Farklı rutubet miktarı altında CCA ve CCB ile emprenye edilen Uludağ göknarı ve Doğu ladini türlerinin porosite yüzdesi ve koruyucu sıvı absorpsiyon miktarı
Rutubet miktarı bakımından bir karşılaştırma yapıldığında;
HBD% olarak tanıtılan en iyi sıvı absorpsiyon miktarının ağaç malzeme kuru iken CCB ile işleme tabi tutulduğunda gerçekleştiği tespit edilmiştir. Rutubetinin artması halinde hem CCB hem de CCA absorbsiyonunda her üç yönde kısmi bir azalmanın gerçekleştiği ve özellikle liflere dik yöndeki geçirgenliğin daha da zayıfladığı belirlenmiştir. Ağaç türü açısından; Uludağ göknarının koruyucu sıvı içerilme performansının daha iyi olduğu görülmüştür. Doğu ladininin liflere dik yöndeki (özellikle radyal yöndeki) sıvı geçirgenliğinin oldukça zayıf bir nitelikte bulunduğu ve koruyucu sıvı içerilme miktarının çok düşük olduğu tespit edilmiştir. Anatomik yönlere göre geçirgenlik düzeyi kıyaslaması yapıldığında; HBD% bağlamında sıvı akışı performansının boyuna > teğet > radyal şeklinde sıralandığı ve bunun her koşulda tüm türlerde bu şekilde gerçekleştiği belirlenmiştir.
Bu çerçevede, emprenye işlemiyle ağaç malzeme içerisine yüklendirilmiş net kuru tuz miktarı (NKTM) değerlerinin HBD% ile paralellik gösterdiği ve her üç anatomik yönde değiştiği tespit edilmiştir. CCA (Tanalith-C, Bakır-Krom-Arsenik); CCB (Wolmanit-CB, Bakır-Krom-Bor); RM (%), azami rutubet miktarı; DRM (g cm-3), belirli bir rutubet miktarına bağlı özgül ağırlık; P (%), hücre boşluğu oranı (porosite); HBD (%), emprenye sıvısının ağaç malzeme hücre boşlukları tarafından içerilmesi yüzdesi; NKTM (kg m-3), emprenye sıvısının kuru bir toz olarak ağaç malzeme içerisine yüklendirilmiş net miktarı.
4. Değerlendirme
Sıvı Akış Yönlerinin Etkisi
Deneysel bulguların Wardrop & Davies (1961)’in bulgularıyla eşgüdümlü olduğu görüldü. Örneğin; geçirgenlik düzeyinin hem Uludağ göknarı hem de Doğu ladini türünde liflere paralel (boyuna) yönde yüksek bir seviyede gerçekleşmesi ve liflere dik yönlerden radyal yönde ise oldukça az bir düzeyde kalması, bunun göstergesidir.
Fiziksel özellikleri birbirine benzer bir nicelik göstermekle birlikte, emprenye işlemiyle hedeflenen koruyucu sıvı absorpsiyon miktarının her iki türde farklı düzeylerde gerçekleşmesi, bu alanda yapılan öteki çalışmaların ışığında açıklanabilir. Örneğin; Petty (1970)’e göre, boyuna ve teğet yönlerdeki geçirgenlik düzeyi, daha çok traheid hücrelerinin doğasına, özellikle açık ve/veya aspirasyona uğramış (kapanarak tıkanmış) kenarlı geçitlerin boyutları ile bunların sayısına, radyal yönde ise öz ışını paranşim hücrelerine, bunları birbirine bağlayan basit geçitlerin yapısına bağlıdır. Kombine olarak ağaç malzeme geçirgenliği üzerine oldukça karmaşık bir etkide bulunan bu unsurlar, sıvı akış yönlerinin ideal bir şekilde düzenlendiği ağaç malzemenin emprenye edilmesi ve mikroskobik analizlere tabi tutulması halinde belirginleşmektedir.
Dolayısıyla, bu çalışmada kullanılan türlerin her üç anatomik yöndeki bileşenlerinin mikroskobik olarak incelenerek belirlenmesi ve sıvı akış yönlerine olan niceliksel etkilerinin irdelenmesi gereklidir. Bununla birlikte, bu çalışmada kullanılan türlerin her ikisi birden emprenyesi güç türler sınıfına girdiği halde, koruyucu sıvı içerilme miktarının tüm akış yönlerinde Doğu ladininde daha az seviyede gerçekleşmesi, anatomik yapı bakımından bu türün Uludağ göknarına kıyasla zor işlenen bir karaktere sahip olduğunun göstergesi olarak yorumlanabilir.
Rutubet Miktarının Etkisi
Emprenye edilerek korunacak herhangi bir ağaç malzemenin rutubet miktarı ile koruyucu sıvı içerilme performansı arasındaki ilişkiler, bugüne kadar yapılan bir çok çalışmada incelenmiş ve rutubet miktarının emprenye kalitesini etkileyen bir faktör olduğu belirlenmiştir. Bu konuyla ilgili yapılan değerlendirmelere değişik kaynaklardan ulaşılabilir. Örneğin; Siau 1971; Flynn 1995; Usta & Hale 2004.
Bu çalışma, koruyucu sıvı içerilme performansı bakımından uygun/ideal rutubet miktarının belirlenmesine yönelik özel bir amacı gütmemekle birlikte, araştırmada kullanılan ağaç türlerinin kendileri için belirlenen LDN değerleri üzerinde/altında olmak üzere iki farklı rutubet miktarında ıslak ve kuru formasyonda hazırlandıktan sonra emprenye edilmeleri sayesinde, mevcut rutubet miktarının her üç yöndeki sıvı absorpsiyonuna olan etkisi karşılaştırmalı olarak tespit edildi. Elde edilen deneysel sonuçlara bakıldığında, daha önceki çalışmalarla ortaya çıkartılan genel durumun bu çalışmada da mevcut olduğu ve koruyucu sıvının içerilme düzeyinin hem Uludağ göknarında hem de Doğu ladininde lif doygunluğu noktasındaki rutubet miktarlarında (ağaç malzeme kuru iken) gerçekleştiği görüldü. Bu durumun adı geçen her iki iğne yapraklı türde de aynı şekilde bulunması, diğer türlerin de emprenye edilmeden önce mutlaka kurutulması gerektiğini öne çıkarmaktadır. Bununla birlikte, dolu-hücre yöntemine göre emprenye edilecek her ağaç türü için hangi rutubet miktarının sıvı absorpsiyonu bağlamında daha uygun olduğunun belirlenmesine yönelik araştırmaların yapılması ve ideal değerlerin ortaya çıkartılması gereklidir.
Emprenye Maddelerinin Etkisi
Bu çalışmada kullanılan Tanalith-C ve Wolmanit-CB, sırasıyla CCA (Bakır-Krom-Arsenik) ve CCB (Bakır-Krom-Bor) gruplarından olan ve korunması öngörülen ağaç malzemenin kullanım yerlerine göre değişik konsantrasyonlarda suda çözündürülerek koruyucu sıvı haline getirilen tuzlardır (Bozkurt vd. 1993). Genel karakteristik özellikleri farklı olduğu halde, her iki koruyucu da farklı derişim (konsantrasyon) seviyelerinde vakum-basınç uygulamalarının tamamında kullanılmaya elverişlidir. Ancak, Eaton & Hale (1993)’in de açıkladığı gibi, CCA ve CCB’nin endüstriyel amaçlı ağaç malzeme koruma uygulamalarındaki tercih edilme biçimleri farklı kapsamlarda olabilmektedir. Örneğin; CCA grubu lif doygunluğu noktasındaki rutubet miktarı altında kurutulmuş ağaç malzemenin emprenyesi için basınç uygulayan yöntemlerde (özellikle dolu hücre yönteminde), CCB grubu ise taze haldeki (veya rutubetli) ağaç malzemenin emprenyesi için difüzyon prensibine göre düzenlenmiş yöntemlerde (özellikle batırma yönteminde) kullanılmaktadır. Bunda elbette CCB grubundaki emprenye maddelerinin geçirgenliklerinin yüksek olmasının ve ısıtılmaları halinde nüfuz olabilme özelliklerinin artma eğilimi göstermesinin oldukça büyük bir payı vardır. Bununla birlikte, CCB grubunun yeterli düzeyde ağaç malzemeye fikse olamaması (bağlanamaması), yağmur altında kalan veya ıslak ortamda bulunan ağaç malzemeden yıkanarak akıp gitmesine neden olmakta ve CCB emprenyeli malzemenin böcek ve mantar gibi biotik zararlılara karşı olan direncini önemli ölçüde düşürmektedir. CCB etkinliğinin arttırılabilmesi için yıkanmanın ya tamamen önlenmesi ya da en az seviyeye indirgenmesi gereklidir.
Bu noktada, yapılan bu çalışmayla elde edilen sonuçların önemli bir gösterge şeklinde değerlendirilmesi gerektiği söylenebilir. Her iki koruyucunun aynı test yönergesi dahilinde vakum-basınç tekniğine göre dolu-hücre yönteminde kullanılması ile emprenye edilen Uludağ göknarı ve Doğu ladini türlerinde CCB’nin her zaman daha iyi içerildiği belirlendiği için, CCB grubunun dolu-hücre yöntemleriyle ağaç malzemeye fiksasyonunun (bağlanmasının) arttırılabilmesi olanaklıdır (ancak bunun mutlaka sınanması gereklidir). Bunun için vakum-basınç değerleri farklılaştırılmış çeşitli test yönergeleri geliştirilerek, CCB grubundan değişik konsantrasyonlarda hazırlanan sıvılar ile kapsamlı araştırmalar yapılmalıdır.
5846 sayılı yasa gereği lütfen gerektiği gibi kaynak göstermeden alıntı yapmayınız.!
[1] Bu yayın, 28-29 Nisan 2005 tarihleri arasında Ankara’da yapılan 1. Ulusal Bor Çalıştayı’nda bildiri olarak sunulmuştur (Bildiri Kitabı: 67-74).
Kaynakça
Banks, W.B; 1970, Some factors affecting the permeability of Scots pine and Norway spruce, Journal of the Institute of Wood Science 5 (1): 10-17.
Bozkurt, A.Y., Göker, Y; 1987, Fiziksel ve mekanik ağaç teknolojisi, İstanbul: İ.Ü. Orman Fakültesi Yayınları, No: 3445/388.
Bozkurt, A.Y., Göker, Y., Erdin, N; 1993, Emprenye tekniği, İstanbul: İ.Ü. Orman Fakültesi Yayınları, No: 3779/425.
Comstock, G.L; 1970, Directional permeability of softwoods, Wood and Fiber 1 (4): 283-289.
Dinwoodie, J.M; 1981, Timber: its structure, properties and utilisation, London: Macmillan Press Ltd.
Eaton, R.A., Hale, M.D.C; 1993, Wood: decay, pests and protection, London: Chapman and Hall Ltd.
Flynn, K.A; 1995, A review of the permeability, fluid flow, and anatomy of spruce (Picea spp.), Wood and Fiber Science 27 (3): 278-284.
İlhan, R; 1976, Investigations of the treatability of various commercially significant Turkish timbers, The International Research Group on Wood Preservation IRG/WP/370E.
Konukçu, M; 1998, Statistical profile of Turkish forestry, Ankara: State Planning Organisation.
McQuire, A.J; 1970, Radial permeability of timber, PhD Thesis, University of Leeds.
Petty, J.A; 1970, The relation of wood structure to preservative treatment: the wood we grow, Oxford: Society of Forestry Britain, University Press.
Pratt, G.H; 1986, Timber drying manual; Aylesbury: Building Research Establishment.
Purslow, D.F; 1974, Methods of applying wood preservatives, London: H.M. Stationery Office.
Siau, J.F; 1971, Flow in wood, New York: Syracuse University Press.
Tsoumis, G.T; 1991, Science and technology of wood, New York: Van Nostrand Reinhold.
Usta, I; 1997, The effects of seed origin, site on the amenability of Sitka spruce to preservative treatment by vacuum-pressure processes, PhD Thesis, University of Wales, Bangor.
Usta, I; 2001, Absorption differences of Corsican pine and Sitka spruce treated with Tanalith-C, Technology (Journal of Zonguldak Karaelmas University) (1-2): 95-102.
Usta, I., Hale, M.D; 2004, A novel guide for determination of the physical properties of wood including kiln drying and full-cell preservative treatment. The International Research Group on Wood Preservation IRG/WP 04-20298.
Wardrop, A.B., Davies, G. W; 1961, Morphological factors relating to the penetrations of liquids into wood, Holzforschung 15 (5): 129-141.