Mühendislerin Sektöre Sağladığı Fayda ve Mühendislik Eğitimi
Dr. Sabit TUNÇEL(Mba) Ağaçişleri End.Y.Müh. www.sabitttuncel.com
Özet
Sürekli yeni teknolojileri ve gelişmeleri yakından takip etmemiz ve gelişimin sürekliliğini sağlamamız kariyerimizin gelişimine etki edecektir. İyi bir gelecek ve kariyer için işimizde en iyi olmak için işimizi severek ve arzu ile yapmalıyız. Her zaman mevcut bilgimiz ile yetinmeyip üzerine yenilerini eklemek veya farklı açılımlar ile kendimize özel yöntemler oluşturmak inovasyona önem vermek başarıyı getirecektir.
Bu makale kapsamında mühendisliğin gerekliliği, sektörel gelişime katkısında üniversitelerin önemi uzun yıllar yaptığım profesyonel yöneticilik hayatımda edindiğim tecrübelerim ışığında paylaşacağım.
1. Giriş
Mühendislik min. maliyet, min. kayıp, min. zamanda ve min. iş gücü ile max. verimi elde etme sanatıdır.
Üniversiteden yeni mezun bir mühendisin verimli olabilmesi için. Öncelikle mesleğinin konusu olan alanda iyi bir tecrübe kazanması için üretim sistemini iyi biliyor olması kendisine avantaj sağlayacaktır. Bunun içinde en az iki yıl sektörde bir fiil imalat içerisinde bulunması ürünün oluşumundaki tüm aşamaları görmesi ve sorgulamasını sağlayacaktır. Bu aşamadan sonra kendisine bir yön çizmesi yani hangi alanda ilerleyeceğine karar vermesi çok daha isabetli olacaktır. Satış, pazarlama, kalite kontrol, proje, arge veya satın alma departmanlarının hangisinde çalışıyor olursa olsun üretim içerisinden gelmiş bir mühendis çok daha hızlı ve doğru çözüme ulaşacaktır.
Sektörün beklentilerine yanıt verebilmek açısından önemsenmesi gereken bu konuyu üniversite hayatında yapılan staj döneminde de hedefe uygun staj seçimi yapılarak süreç hızlandırılabilir.
Ancak günümüzde orman ürünleri sektörünün gelişimini tamamlamamış olması ve mezunların iş kaygısı, onların farklı alanlarda faaliyet göstermeye itmektedir. Bu da iş hayatında karşımıza olumsuz gelişmeler olarak çıkmaktadır. Bu olumsuzlukların ortadan kalkması için öncelikle sektörümüzdeki işverenleri bilinçlendirmek gerekmektedir. Bu görevde üniversitelerimize ve sivil toplum kuruluşlarına düşmektedir. Eğer bu kurumlar sektörde mühendislik verileri ile hareket etmenin sonuçlarını doğru anlatabilir ve gerekliliğine ikna eder verimliliğe katkılarını rakamsal olarak ispatlayıp ve bunun kar olarak işletmeye getiri sağlayacağını göstere bildiğimizde. Firmalar bünyesinde mühendis çalıştırma konusunda ikna olacaktır.
2. Sektörde Mühendis Olmak
Sektörde eski mezunların yaptığı doğru çalışmalarda bu sürecin gelişimine olumlu katkı sağlamaktadır. Ancak oluşan bu bireysel çabalar kısır kalacağı kitlelere ulaşamayacağı için kurumların düzenleyeceği etkinlik veya tanıtımlar ile desteklenmesi önem arz etmektedir.
Günümüz üretim sistemlerinde yoğun olarak kullanılan teknoloji ve yeni yönetim sistemleri ile birlikte işletmeler mühendise olan ihtiyacı daha fazlaca hissetmektedir.
Artık imalatçılar imalatın üretim formsuz olmayacağını, üretimin raporlanarak verimliliği nasıl artırmak gerektiğini tartışır oldular. Fakat bu son derece hasas olan üretim ve üretimin planlanması konusu, aynı kalite sistemi veya ISO 9000 sistemi gibi sihirli değnek beklentilerine yol açmaktadır. Bu nedenle mühendisin yapması gereken en önemli konu teorik bilgiyi son derece kısa sürede pratiğe döküp bunu çalışanlara anlatarak onlarında katılımını sağlaması gelişimi hızlandıracaktır. Bu çalışmalar tabana yayılmadan ve tüm çalışanların katkısı sağlanmadan yapılmaya çalışıldığında, çalışanlar ve işveren tarafından bu sistemler kırtasiye yoğunluğu algısının ötesine geçmeyecektir. Buradaki ince ayrımın çok iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde üretim planlama işveren ve işçi gözünde levha optimizasyonu, kalite kontrol ise bitmiş ürünün sağına soluna bakmaktan öte bir şey algılanmamaktadır.
Ne yazık ki; mühendislerden bazıları da bunu bu şekilde algılamakta, kalite kontrol diye adlandırdığımız kalite güvence sisteminde mühendisin görevi kalite sistemini kurmak ve bunun prosesler arası bağlantılarını düzenlemek, kontrol aralıklarını tesbit etmek, raporlama sistemini oluşturmak, hatalı üretim anında müdahale şeklini ve izlenebilirliğini sağlamak olması gerekirken. Bazı uygulama örneklerinde mühendisin bu kontrolleri bire bir yapması konunun net olarak anlaşılmadığını göstermekte. Özellikle bu kontrollü yaparken yanlış yöntem izlemesi de ayrı bir hata olarak yaşanan örnekler arasındadır.
3. Kalite ve Mühendislik
Kalite kontrol konusunda mühendis, prosesler arası kontrol sistemini çalışanlara benimsetecek eğitimler organize etmeli ve bunların uygulanmasını sağlamalıdır. Sahadan gelen verileri kontrol ederek gerekirse doğruluk kontrolü için örnekleme metodu ile analizlerini yapıp bunları yorumlamalı. Ürün ile ilgili üretim toleranslarını belirleyip bu tolerans aralığında ürün çıkmasını sağlayacak kontrol yöntemleri geliştirmelidir. Hiçbir zaman bire bir kontrol ile gerekli iyileştirmeyi yapma olasılığı yoktur. Sonuçta çok büyük bir alanda binlerce kontrol noktasını kontrol edebilme şansı olamayacağı için doğru ve hatasız üretimin yöntemini geliştirecek kişi olarak kaliteye katkı sağlamalıdır.
4. Üretimde Mühendislik
Üretim biriminde çalışan mühendislerin ise dikkat etmeleri gereken önemli nokta ise, mühendis konusuna son derece hâkim olmalı ya da kendisinde eksik gördüğü kısımları hızla tamamlamalıdır. Sektörde yanlış anlaşılan bir diğer konu ise üretimde görev yapan mühendis sadece hatlarda (istasyonlarda) çalışanları yönlendirmek değil, işin en az kayıp ile gerçekleşmesini sağlayacak kişidir. Bunun için gerekir ise çalışanlara eğitim vermek, tezgâh ara mesafelerini ayarlamak, iş istasyonları arası taşıma zamanının minimize etmek gibi çalışmalar yapmalıdır.
Temel olarak orman ürünleri endüstrisinde çalışan mühendislerin asli görevi işletmeyi her açıdan en verimli şekilde çalıştıracak yöntemleri geliştirmek olmalıdır. Maalesef istisnalar hariç birçok işletme mühendislerimizden bu şekilde işletmesine fayda sağlaması gerekirken, aman çalışanların başında bir kişi olsun onları hep tezgâhının başında tutsun bir sorunda çıkar ise ben ona hesabını sorarım mantığı ile çalışmaktadır. Bu da gösteriyor ki; orman ürünleri sanayi sektörün mühendislerinden nasıl fayda sağlayacağını bilmiyor. Dolayısıyla mezunların hangi konularda eksik olduğunu ya da hangi konularda işletmesine katkı sağlayacağını bilmediğinden geleneksel yöntemler ile çalışmalarına birlikte devam ediyorlar.
5. Üniversitelerin Üzerine Düşen Görevler
Üniversitelerimiz sanayinin mezunlarından nerelerde nasıl fayda beklentisinde olduğunu, mezunlarının hangi konularda eksik kaldığını veya hangi konuların daha detaylandırılması gerekliliğinin üzerinde durmalı. Bunun için belirli periyotlarda sanayiciler ile bir araya gelerek onları dinlemeli ve mezunların hangi konularda nasıl yetiştirildiklerini işletmeye ne katkılar sağlayabileceklerini anlatmalıdır. Eğitimi tamamen teorik olmaktan çıkartmalı bunu içinde sanayii ile işbirliği içerisinde olmalıdır. Sadece kariyer günlerinde bir araya gelmek değil sanayi ile birlikte projeler gerçekleştirerek birlikte çalışma ortamları yaratılmalıdır. Böylece teoride anlatılanlar sahada uygulamaya alınacak ve gerçek ortamda ki sonuçlar üzerinde tartışılabilir olacaktır.
Okuldan mezun olduktan sonra özel sektörde işe başlayan bir mühendisin gerçek anlamda mühendis olabilmesi için sektörde en az 3 yıl üretim tecrübesi kazanması, teoride aldığı bilgilerin pratikte uygulama çıktılarını görmesi ve eksik yönlerini tamamlaması gerekmektedir. Özel sektörde rekabet çok yüksek kendinizi geliştiremediğiniz takdirde kariyer planlarınız tutmayabilir. Özel sektör üniversite gibi değil sizden en kısa zamanda doğru ve işleyen bir çözüm bekliyor. İşte siz onun için artık sihirli değnek siniz. Zamanınız sınırlı olanaklar kısıtlı ve bu çerçevede çözüm hatasız olmalı, dolayısıyla hata şansınız hiç yok. Yıllarca doğru yapın bir hata da tüm yaptığınız doğrular artık yoktur, çünkü siz hatalısınız.
6. Sonuç
Üniversitelerimiz de yukarıda kısaca bahsettiğim düzeyde verilen eğitim, sektörümüz için yeterli değil. Okullarımızdan mezun mühendislerimizin sektördeki görevi orta kademe veya üst kademe, yöneticilik. Bu şeflikten başlayıp kişinin yeteneklerine bağlı olarak genel müdürlüğe kadar çıkabilir. Yöneticilik enteresan bir kavram ben yöneticiyi teknelerde kullanılan, iskele ile tekne arasındaki lastik gibi “usturmacaya” benzetiyorum, her iki tarafı da zedelemeden işiniz gereğini yapacaksınız. İşte bunun nasıl olacağı fakültelerimizde anlatılmıyor. Yöneticiliğin incelikleri ve taraflar arası dengeyi saygınlığınızı yitirmeden koruyabilmek çok önemli. Belki teorik derslerde bu konular işlenebilir, ancak yine belirtmek istiyorum Nasrettin Hocanın dediği gibi “bana attan düşen birisini getirin” yani biz attan düşen birilerini bulmalıyız. Fakültelerimiz o işin içinde bir fiil yıllarını vermiş yöneticileri öğrenciler ile buluşturması ve onların yaşanmış olaylarını öğrenciler ile paylaşmasını sağlaması iş hayatlarında faydalı olacaktır.